Selülitlere Karşı Ne Yapmalı ?

Yaza ideal vücut ölçüleriyle girmek, güzel görünmek isteyen kadınlar, şu günlerde aktarlardan çıkmıyor. Çünkü, her türlü sorunun bitkilerden elde edilen bir çözümü mevcut. Selülitten zayıflamaya, cilt kırışıklıklarından saç dökülmesine kadar çok sayıda ürün kadınların hizmetinde.
 
Kadınların en büyük sorunu olan fazla kilolar, aktarlarda papatya, mersin yaprağı, sinameki, defne yaprağı, biberiye ve funda yaprağından elde edilen ''zayıflama macunları'' ile birkaç ay içinde giderilebiliyor. Yağ çözücü etkisi olan bu macun günde 3 kere alınması durumunda vücudun protein dengesini koruyarak, aşırı kiloların verilmesini sağlıyor.

Her 10 kadından 9'unun sorunu olan selülitler ise zambak, yasemin, nane, anason, lavanta, limon, jojoba, rezene, biberiye, keten, ardıç, buğday, susam ve portakal yağların birleştirilmesinden oluşan ''selülit yağı'' ile yok edilebiliyor. Şişesi 6 milyon liradan satılan ve 6 ay düzenli olarak kullanılması gereken bu yağın, selülite kalıcı çözüm sağladığı ifade ediliyor. Ciltte kötü görünüme neden olan siyah noktalar için ise kayısı yağı öneriliyor.

Denizde bronzlaşmak yerine tatile bronz görünüm ile gitmek isteyen kadınlara ise ceviz yağı, kakao, havuç, fındık ve badem yağı gibi ürünlerden yapılan karışım satılıyor.

Cilt bozuklukları için denizden çıkarılan doğal süngerlerle vücuda masaj yapılmasını ve bu yolla gözeneklerin açılmasını öneren aktarlar, makyaj temizliğinde de gül yağı, lavanta, kekik, defne gibi yağların kullanılmasının cilt sorunlarını engellediğini bildirdiler.

(milliyet)

Küçük Göğüslere Basit Çare

Küçük meme sorunu yaşayan ama ameliyattan korkan kadınlar, İsveç usulü çözümü kısa sürede benimsedi.
Bu uygulamada ölçü, sadece memeye enjekte edilen bir madde ile büyütülüyor. Yakalanan ölçünün kalıcılığı ise yaklaşık iki yıl...

Kadınların vücut şekillerini genetik faktörler, yaşam koşulları, beslenme şekilleri, gün içindeki egzersiz kapasiteleri etkiliyor. Eskiden değiştirilemeyecek gibi görünen kusurlar ve eksiklikler ise artık estetik ameliyatlar, hatta ameliyat bile gerektirmeyen işlemlerle ortadan kaldırılabiliyor. Tıpkı küçük, dolgun olmayan bir memeye sahip olmak gibi... Bu durum, kadınların özgüvenini olumsuz etkiliyor, kıyafetleri istedikleri gibi taşıyamadıkları düşüncesi yüzünden ayna karşısına geçtiklerinde mutsuz oluyorlar.

AMELİYATTAN KAÇANLARA
Bu sorundan yakınan kadınların imdadına yetişen farklı yöntemler var. Bunlardan biri de İsveç usulü meme büyütme işlemi...

İlk kez İsveç’te uygulanan ve başka ülkelerin yanı sıra Türkiye’de de “Macrolane” maddesi kullanılarak yapılan meme büyütme, ameliyat olmak istemeyen kadınların gözdesi haline geldi. Macrolane, derinin ana maddesi kolajenin yapı taşı “hyoluronic acid” esaslı bir madde... Bu maddenin değişik formlarını çok güvenli bir şekilde yıllardır yüz dolgusu olarak kullanıyoruz.

İşlemin nasıl yapıldığına gelince: Söz konusu madde, memeye belli noktalardan enjekte edilerek volüm artırılıyor. Macrolane maddesinin enjeksiyonu lokal anestezi altında gerçekleştiriliyor. Memenin altından ve yanından iki tane iğne girecek şekilde delikler hazırlanıp tüm meme uyuşturuluyor. Özel iğneler yardımıyla memenin arkasına belirli hat boyunca ihtiyaç olabilecek volüme yakın ve istendiği kadar enjeksiyon yapılıyor. Enjeksiyonu belli bir teknikle yapıp içindeki maddeyi, memenin şekline uygun olarak belirli yerlere yerleştirmek gerekiyor. Memenin durumu incelenerek en çok hangi hatlarda volüme ihtiyaç varsa o bölgelere enjeksiyon yoğunlaştırılarak uygulanıyor, böylece homojen dağılmış bir görünüm elde ediliyor. İşlem yaklaşık yarım saat sürüyor.

İŞLEMİN ÖMRÜ 2 YIL
İşlemin kalıcılığının iki yıl olduğunu söylemek mümkün. Uygulama yapıldıktan sonraki ilk bir yıl içinde maddenin yarısı kaybolmuş oluyor, ikinci yıl ise büyük kısmı gidiyor. Bu nedenle zaman zaman tekrarının yapılması önem taşıyor. Ameliyatsız meme büyütme işleminin başlıca üç avantajı var:
- Kolaylıkla uygulanıyor, büyük ameliyat gerektirmiyor.
- Uygulama yaklaşık yarım saatte bitiyor.
- Kişi bu madde kullanılarak estetik yapıldığında memesinin büyütülmüş hali hakkında fikir sahibi olabiliyor. Böylece daha kalıcı silikon ameliyatlarına kendisinin ne kadar hazır olduğunu görebiliyor.
- Daha az dolgunluk gerektiren memelerde bile macrolane rahatlıkla kullanılabiliyor. Çünkü kadınların ihtiyaç duydukları dolgunluk derecesi birbirinden farklı oluyor.

DEZAVANTAJLARI NELER
Yöntemin avantajlarının yanı sıra dezavantajları da var. Macrolane’in dezavantajı da eriyen, kaybolan bir madde olmasından ileri geliyor. ışlem belli bir süreç için yapılabiliyor, maliyeti de çok düşük değil. Silikon meme ameliyatlarının maliyetine yakın bir ücreti var. Her bir enjektör 10 cc, 20 cc olabiliyor, ihtiyaç duyulduğu kadar yapılıyor. Kullanılan dolgu durumuna göre maliyeti de değişiyor.

 
(ensonhaber)

Kate Moss'dan Güzellik Sırları

Kate Moss'un kişisel vintage'ı ve kendisi hakkında en çok merak ettikleriniz...

Üçüncü parfümü "Vintage"ın lansmanı vesilesiyle, dünyanın en ünlü süper modeli ve stil ikonu Kate Moss "less is more" güzellik sırlarını açıklıyor.Elle'de yer alan röportaja göre; işte Kate Moss'un kişisel vintage'ı ve kendisi hakkında en çok merak ettikleriniz...

Sabah uyandığınızda ilk güzellik adımınız nedir?
Sadece bir duş almak. Yüzümü yıkamak ve dişlerimi fırçalamak. Herkesin yaptığı şeyler yani. Gerçekten farklı bir şey yaptığımı düşünmüyorum.

Geceleri yaptığınız rutin bir şeyler var mı?
Makyajımı çıkarmak. Gerçekten çok yorgunsam makyajımı silmeyebilirim.

Hiç tuhaf ritüelleriniz var mı?
Salatalıkla birlikte buz. soğuk su, buz ve salatalık dilimleri hazırlayıp başınızı ve bütün yüzünüzü içine koyun. Nefes almaya ihtiyacınız olduğunda başınızı çıkarın ve sonra tekrar sokun. Bunu yaklaşık 10 dakika boyunca yapın. Bu yorgunken ve çok ihtiyacınız olduğunda işe yarar bir şey.

Her gün nasıl bir makyaj uyguluyorsunuz?
Sadece maskara, allık, pudra ve gözümün etrafına biraz kahverengi duman efekti verecek kadar far.

Ve gece için daha çekici bir şey?
Siyah eyeliner seviyorum, sıvı olanını. Biraz güçlü bir şey.

Makyaj konusunda sizce bu sezon neler in, neler out?
Bilmiyorum. Görüyorsunuz her gün her şey değişiyor. Ben bir gün siyah oje sezonu, ertesi gün başka bir şey sezonu yapmı yorum. Açıkçası yarın ne yapacağımı bilmiyorum...

Peki makyajınızı geliştiriyor musunuz?
Evet, ufak oynamalar yapıyorum, sadece aynı şey üzerinde takılı kalmıyorum.

Asla kullanmayacağınız güzellik ürünü nedir?
Genelde dudak kalemi kullanmam. Ama bir çekimdeysem açıkçası kullanıyorum. Gerçi daha önce hiç kullanmadım diyebileceğim bir şey yok, her şeyi denedim.

Saçlarınıza nasıl bakıyorsunuz?
Şampuan ve krem kullanıyorum. Aslında saçlarıma bakımsız denebilir.

Kısa saçlı olmayı seviyor musunuz?
Hayır, kısa sevmiyorum, çünkü saç uzamaya başladığında bir kabusa dönüşüyor.

Epeydir sarışınsınız, hep sarı saçlı mı kalacaksınız?
Her zaman sarışın olmayacağım, doğrusu saçlarımı yine koyulaştırabilirim. Kışın, sanki esmer olmak istiyormuşum gibi hissediyorum. O solgun görüntüyü seviyorum, değişim için biraz gotik bir tarz...

Bazen kendinize izin verdiğiniz ufak tefek hoşluklar var mı?
Yüz bakımı. Yüz bakımına gittiğimde veya masöz eve geldiğinde şımarıklık yapabilirim.

Size verilen en iyi güzellik tavsiyesi neydi ve tavsiyeyi veren kimdi?
Ah Tanrım bilmiyorum! Annem hep sabahları şampanya içmenin ruh için iyi olduğunu söylerdi. Evet, bunu seviyorum, bunu bana daha önce kimse söylemedi! Hayır, hmmm, bilmiyorum... Birçok tavsiye aldım, ama dürüst olmak gerekirse hepsi bir kulağımdan girdi, diğerinden çıktı.

Hangi parfümsüz yaşayamazsınız?
Vintage tabii ki!

Yanınıza almadan evi terk ermeyeceğiniz şey nedir?
Nemlendirici. Onsuz yapamam!

Güzellik felsefeniz nedir?
Eğer mutluysanız ve iyi bir insanız, o zaman bence güzel görünürsünüz. Gözünüzde bir parıltı vardır. Hayata dair bir tutkunuz varsa, bu dışarıdan da fark edilir. Hatta makyajdan daha fazla görünür bu.

KATE’İN VINTAGE SIRLARI

Siz bir vintage kraliçesisiniz. Vintage bir parçayla, eski bir parça arasındaki farkı nasıl açıklarsınız?

Bence vintage, bir parçadan çok daha fazlası. Ben harika eski şeylere sahibim, hala sevdiğim birçok eski şey var, ama herkes onlara önceden eski derdi, şimdi vintage diyor. İnsanlar daha yeni yeni vintage olayına dahil oldular, bu yüzden bence sadece bunun ismini değiştirdiler! Yani birçok parça eskiden benim için ikinci el gibiydi, ama birden bire eski jean'lerim "vintage" haline geldiler! Oysa vintage, bir parçadan çok daha fazlası, eşini bulamayacağınız bir şey.

İnsanlar uzun süre kullanmayacakları binlerce şey almak yerine, vintage kullanmanın yararlannı fark ediyorlar...

Aynen öyle, ben de aynı şeyi yapıyorum!

Peki hem eskiyi hem de vintage'ı birlikte kullanıyor musunuz?
Evet, kesinlikle.

Peki, vintage alışverişi için en sevdiğiniz şehir neresi?
Londra. Aslında Paris de çok hoş, hatta büyüleyici; ama çok pahalı. Londra'da daha çeşitli ve daha iyi parçalar alabilirsiniz. Onların daha fazla stokları varmış gibi görünüyor... Neden olduğunu bilmiyorum ama Londra'da inanılmaz parçalar buluyorum. Paris'te de harika şeyler var; genellikle, Yves Saint Laurent veya başka bir yerde asla bulamayacağım 60'lardan kalma, özgün ve önemli couture parçalar...

Londra'da vintage için favori adresi niz var mı?
Size hayatta söylemem! Hepsi biter sonra!

KATE VE PARFÜMÜ

Vintage'dan memnun kaldınız mı?
Evet, kesinlikle, çok sevdim.

Peki bu sizin yarattığınız kokular arasında favoriniz mi?
İlk olanı da sevdim, ama o daha genç işiydi. Bilirsiniz işte, o ilkti.

PARFÜM
Vintage, Kate Moss tarafından yaratılan üçüncü parfüm. Kate, meyveli ve çiçek aromalı bir koku yaratmak için, parfüm uzmanı Olivier Polge'la çok yakın çalıştı. Parfüm, baharatlı bir ferahlık için, pembe biber, beyaz frezya ve mandalina karışımıyla başlıyor. Tam kalbinde, tonka fasulyesinin ılık kökleri, vanilya ve misk otu ile karıştırılmış güneş çiçeği, yasemin ve badem çiçeği var. Şişesi 20’ler ve 30'ların havasını andıran bir tarzda, Lutz Herrmann tarafından tasarlanmış. Daha şimdiden büyük bir başarı olarak kendinden söz ettiriyor.

KATE’İN KİŞİSEL FAVORİLERİ
Çay mı, kahve mi?
Çay.
Kola mı, diet kola mı?
Kola.
Çiçek mi, çikolata mı?
Çiçek.
Kedi mi, köpek mi?
Hmmm... Galiba kedi ama köpekleri de seviyorum. Ama kedileri daha çok..
Pijama mı, gecelik mi?
Gecelik.
Gece hayatı mı, evde vakit geçirmek mi?
Evde vakit geçirmek.
Kırmızı şarap mı, beyaz şarap mı?
Kırmızı.
Solaryum mu, güneşlenmek mi?
Solaryum.
Ağda mı, jilet mi?
Ağda.
Aşk mı, şehvet mi?
Açıkçası, ikisinin de karışımı olmalı, biri olmazsa diğeri sefil olabilir! Bu o zaman şöyle olurdu: "Seni gerçekten seviyorum ama biraz bir şeyler istiyorum... Anlarsın ya...
Şehir mi, kasaba mı?
Bu ikisinin bir karışımı olması gerekiyor, içlerinden biri eksik olduğunda yaşayamazdım.
Topuklu ayakkabı mı, düz ayakkabı mı?
Topuklu.
20'ler mi, 30'lar mı?
30'lar.


(h2.habertürk)

Adet Günlerinde Kramplar

Kadınların adet günlerini kabusa çaviren krampların nedenleri..

Birçok kadın adet başlamasından hemen önce veya adet sırasında ağrı hisseder. Eğer bu ağrı, adetlerin yeni başladığı ergenlikten itibaren ise önemli bir sebebi yoktur.  

Yaş ilerledikçe ve doğum yapmakla ağrılar azalabilir.

 
Sonradan gelişen adet krampları ise bir sorunun habercisi olabilir (endometriyozis, myom, yapışıklık, kist vb).

Bulunan sebebe göre tedavi yapılır.

Eğer sebep bulunamazsa, antienflamatuar ilaçlar ve doğum kontrol haplarından fayda sağlanabilir. 


Sebep endometriyozis veya myom gibi bir hastalıksa, cerrahi yolla tedavi yapılabilir.
 
DR. Erhan Cankat

Çalışan Annenin Emzirmesi

İSTANBUL - Mükemmel ve eşsiz bir besin içeriğine sahip olan anne sütü, aynı zamanda bebeğin mikrobik hastalıklardan korunmasında önemli rol oynuyor.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, emzirmenin bebeğin beyin gelişimini desteklediğini, obezite ve diyabet gibi hastalık risklerini de azalttığını gösteriyor.
Emzirme anne sağlığı açısından da önemli avantajlar sunuyor. Örneğin, emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az oluyor, meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıkların görülme riski azalıyor.

Başarılı bir emzirme süreci için doğru bir başlangıç yapılması gerektiğini söyleyen Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan, "Bebeğini besleyebilme içgüdüsü, bazen annelerde yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirir. Bu dönemde anneye güven telkin etmek, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak ve destek olmak çok önemlidir" diyor.

EMZİRMENİN SABIR İŞİ OLDUĞUNU UNUTMAYIN
Dr. Hilda Çerçi Özkan, başarılı bir emzirme için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor.
Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir. Sütün gelmesini beklemeden bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalı. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemeli. Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmeli. İlk haftalarda 3 saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa emzirmek gerekiyor.

Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmak gerekir. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahverenkli bölgeyi tamamen ağzına almalı. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalı. Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınmak lazım.

Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalı. Gebelikte olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Ayrıca annenin yeterince dinlenmesi, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yardım alması önem taşıyor.

ÇALIŞAN ANNELER NE YAPMALI?
Anne işe başlarken iyi emen bir makine edinmeli. Eğer annenin sütü çoksa, işe başlamadan önce günde en az bir kez süt sağılarak, ufak bir depo oluşturulabilir. İşyerinde süt sağmak için uygun bir ortam sağlamalı, bunun için gerekli izinler alınmalı. 3-4 saatte bir sağılan sütü buzdolabında saklamak, eve götürürken buz kalıpları arasında özel soğutuculu bir çantada taşımak gerekiyor. Elde edilen süt, saklama poşetleri içinde buzdolabında 24 saat, iki kapılı buzdolabının buzluğunda 3 ay, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir.

Süt saklama poşeti içinde bulunan sütler, bebeğe verilmeden önce ılık su dolu bir kap içerisinde ısıtılabilir. Isıtılan süt kaşıkla, bu amaçla üretilen küçük plastik kadehlerle bebeğe verilebilir. Bebek sütü bu şekilde almıyorsa, biberon da kullanılabilir. Yakınlık hissi için anneler, bebeğin resmi veya ona ait bir giysisini işyerine götürülebilir. Annelere, evden çıkarken ve işten döner dönmez bebeğini emzirmesini öneririm.

(ntvmsnbc.com)

Bebekle Uçak Seyahati

Bebekle yapılacak uçak yolculuğunun bir çok aileyi endişelendirdiğini belirten VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümünden Dr. Hilda Çerçi Özkan, bir haftadan büyük sağlıklı bir bebeğin uçağa binmesinde sakınca olmadığını söyledi.
Yaklaşan Kurban Bayramı tatili, uçakla seyahat yapacak bebekli aileleri düşündürüyor. Bayramd
a uçakla seyahat edecek olan bebekli ailelerin endişelenmemeleri gerektiğini belirten VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü’nden Dr. Hilda Çerçi Özkan, “Uçakların içindeki basınç genellikle 250 metre yükseklikteki atmosfer basıncına ayarlanır. Sağlık sorunu olmayan kişiler ve hatta yenidoğan bebekler 250 metre yüksekliğe ayarlanan kabin içi basıncında hiçbir problem yaşamazlar” dedi.
Bir çok havayolu şirketi bir haftadan küçük bebeklerin uçuşunu acil tıbbi bir neden olmazsa kabul etmez. Bazı havayolları ise bebek bir haftadan küçükse uçmasında sakınca olmadığına dair doktor raporu isteyebilir.


Uçak yolculuğunun sakıncalı olduğu durumlar nelerdir?
İleri derecede kansızlığı olan, doğumsal kalp hastalığı, ağır akciğer hastalığı gibi hastalıkları olan kişilerin uçak yolculuğu sakıncalı olabilir. Bu kişilerin uçakla seyahat öncesi mutlaka doktoruna danışması önerilir. Aktif enfeksiyonu olan çocukların hem kendileri için hem de diğer yolculara da enfeksiyonu bulaştırabilecekleri için çok zorunlu olmadıkça iyileşene kadar uçmaması gerekir. Özellikle bir kulak enfeksiyonu varsa kabin içi basınç değişiklikleri şiddetli kulak ağrılarına yol açabilir. Sinüzitli çocuklarda da aynı şekilde şiddetli baş ağrıları oluşabilir. İshali olan çocukların uzun süren uçak yolculuklarında sıvı kaybedebileceği için ishal düzelene kadar uçmaları önerilmez.

Uçak yolculuğu enfeksiyon riskini artırır mı?
Bebekler için uçak yolculuğunun enfeksiyon açısından riski artırdığı yönünde kesin bir kanıt olmasa da yolculuk sırasında kabin içi havanın sürekli sirkülasyona girmesi, çok sayıda kişinin dar ve kapalı bir alanda bulunması. Kabin içi havanın kuruluğu enfeksiyonların bulaşması açısından kolaylaştırıcı faktör olabilir.

Bebeğinizle daha güvenli bir uçak yolculuğu yapabilmek için:
* Uçak temizliği gece yapıldığından, sabah uçuşlarını tercih edin.
* Yakınınızda hasta bir kişi oturuyorsa ve başka boş yerler varsa oraya geçin.
* Uçağın kalkış ve inişlerinde kabin memurlarının direktiflerine göre mutlaka bebeğinizi kucağınıza alın ve ona da kemer takın.
* Kulak ağrısını önlemek için kalkış ve inişlerde ya emzirin ya da biberon verin. Emme hareketi orta kulak basınçlarının eşitlenmesini kolaylaştırır ve bebeği rahatlatır. Daha büyük çocuklara da sevdikleri içecekler içirilmesi ya da ciklet çiğnetilmesi de aynı etkiyi sağlar.
* Bebeğinizin tıbbi sorunları varsa, doktoruna danışmadan uçak yolculuğu da dahil hiçbir yolculuğa çıkarmayın.

NTV

Gözaltı Torbalarına Doğal Reçete

Suna Dumankaya, HT Magazin'de okurdan gelen sorunlara çözüm buluyor.
Göz altı torbalarımdan şikâyetçiyim. Gidermek için ne yapmalıyım?
Nur E./Rize

Bir demet maydanozu öğütün, içine 300 gram süt koyun ve pişirin. Süt yarıya geldiğinde süzüp, balla tatlandırın. 
Bundan günde beş kez bir çorba kaşığı için. 
Ayrıca, bir patatesi rendeleyerek suyunu çıkartın. 
İçine badem yağı ve bir tatlı kaşığı kahve koyarak tülbente sarıp bekletin.
Bu tülbenti çaya batırıp sorunlu bölgelere kompres yapın.


(h2.haberturk)

Güzel Bir Gülüşün Sırları

Yüz güzelliğinin en önemli unsuru olan güzel bir gülüş artık hayal değil.

Gülüşünüzden memnun değilseniz ve bir değişiklik yapmayı düşünüyorsanız, öncelikle nasıl bir gülüşe sahip olmak istediğinize karar verin. İnsanları gülüşünüzle etkilemek ve kendinize olan güveninizi fazlalaştırmak için diş hekimine başvurabilirsiniz.

Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, güzel bir gülüş için dişlerinizi yaptırmaya karar vermeden önce gülüşünüzü test etmenin yollarını anlattı. 

"İnsanlık var olalı beri devam eden genç ve güzel görünme arayışı günümüzde de sürüyor. Estetik operasyonlara olan ilginin artması da bunun bir göstergesi. Estetik operasyonlar içerisinde birinci derecede görselliğe en çok hitap eden operasyonlardan biri de, uzman diş hekimlerince yapılan diş estetiği uygulamaları.
  
Modern yaşamı kolaylaştıran bir unsur olan ileri teknoloji, yaşamın her alanında olduğu gibi diş estetiği alanında da büyük yenilikler ve hasta açısından çok ciddi kolaylıklar sağlıyor. Yüz güzelliğinin en önemli unsuru olan, kişinin sosyal yaşamında özgüveninin artmasını sağlayan güzel bir gülüşe sahip olmak, teknoloji sayesinde artık çok kolay.

Günümüzde estetik diş hekimleri, teknolojinin de imkânlarından yararlanarak geliştirdikleri tekniklerle, bir sanatçı titizliğiyle, ağız ve diş sağlığının yanı sıra artık diş estetiğinin de önemine vakıf olan hastaları üzerinde adeta harikalar yaratıyorlar.

1- Deneme Gülüşü: Ağızda
var olan dişlerden alınan ölçüden elde edilen kalıp üzerine, diş hekiminiz kendi dişlerinizin üzerine oturacak plastik esaslı bir malzemeden gülüş dizaynı yapıyor. Bu çalışma önemli oranda dişlerinizin nasıl olacağını görmenizi ve hissetmenizi üç boyutlu olarak sağlıyor. Bu geçici dişler ile bir süre gezinebilir ve dişten ne beklediğinizi ve çevrenizin ne düşündüğünü daha kolay anlayabilirsiniz.

2- Bilgisayarlı estetik görüntüleme: Bu yöntemde diş hekiminiz, yüzünüzün ve dişlerinizin değişik açılardan resmini çekerek ve bazı ölçümler yaparak bilgisayar ortamına aktarır. Bu resimler üzerine özel programlar ile yeni gülüşün dizaynı yapılabiliyor. Bu, diş aralıklarının kapatılması ve diş boylarının uzatılması gibi küçük değişimler yapmakta etkili bir yöntem ancak, iki boyutlu olduğu için büyük değişimler yapmakta yanıltıcı yönleri mevcuttur. Kişinin bilgisayarda beğendiği görüntü ağızda uygulanınca farklı hissedilebilir, o yüzden ağızda uygulanan üç boyutlu yöntemler daha etkilidir.

3- Direkt kompozit uygulamaları: Kompozit, diş hekimlerinin dolgu yaparken kullandığı diş renginde ve yapısında malzemelerdir. Diş hekimi gerekli düzenlemeleri bu malzeme ile yaparak hastanın ağzında yeni gülüşü şekillendirir böylece kişi yeni gülüşünü üç boyutlu olarak yaşayabilme şansını elde etmiş olur.

4- Ağızda direkt mum mock-up uygulamaları: Diş hekimi mum esaslı, dişe benzeyen özel bir malzeme ile kişinin ağzında var olan dişlerinden alınan ölçüden elde edilen kalıp üzerine gülüş dizaynı yapıyor. Mumlar dişlere tek tek uygulanarak hasta ile hekim karşılıklı beklentilerini konuşuyorlar. Estetik göreceli bir kavram olduğu için mum mock-up yöntemi etkili bir yöntemdir. Hastanın istekleri ile hekimin isteklerini ortak bir payda altında toplar. Mum üzerine yapılan boy, şekil, fırlaklık ve genişlik değişimleri sonucunda kişiler özledikleri gülüş dizaynına sahip olabiliyor."

Gözaltı Şişkinliğine Karşı Gül

Gülün faydaları saymakla bitmez.

Bir efsaneye göre gül, Afrodit’in çiçeğidir. Çiçeklerin arasında onu ilk fark edenin Afrodit olduğu ve gördüğünde güzelliği karşısında büyülendiği anlatılır. Afrodit çiçeği kopartırken dikeni eline batmış, çıkan kandan gülün rengi kırmızıya dönmüştür. Tam o anda Afrodit, Aşk Tanrısı ile karşılaşmış ve çiçekten etkilenen Aşk Tanrısı, çiçeği öperek onu sonsuz aşkın sembolü olan bir koku hediye etmiştir.

GÜL SUYU İLE NEMLENİN
Kozmetik sektörüne ilham kaynağı olan gül, güzelliğin en büyük eseridir. Son yıllarda doğal olana yönelmek büyük rağbet görmeye başladı. Gülsuyu da bunlardan birisidir. Kleopatra’nın bile gözdesi olan gül, kozmetik alanında pek çok işleve sahip. Gülsuyu ile cildinizi temizleyebilirsiniz. Üstelik hassas ciltlerin bile rahatlıkla kullanabileceği gülsuyu, hem kızarıklıkları yok ediyor, hem cildin nem yapısını düzene sokuyor.

GÖZ ALTI ŞİŞLİKLERİNE
Gözaltınızda şişlikler ve morluklar varsa, gül özleri içeren göz jelleri ile bu soruna çözüm bulabilirsiniz. Gözleriniz tahriş olmuş ve sulanıyorsa, göz kapaklarınızın üzerine, gülsuyu dökülmüş pamuklar koyun. Bir anda rahatladığını hissedeceksiniz.

STRES VE SIKINTININ İLACI
Gül kokusu, en iyi aromaterapilerden birisidir. Sıkıntı ve stresi yok eder, ağrılara iyi gelir. Hafif afrodizyak etkisi yaratır. İnsanın teninin ısısıyla birleşince, hafiflik yaratır. Bu yüzden parfümlerde kullanılır. Gül yağını vücudunuzda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Teninizin kuruyan bölgeleri yumuşar, canlanır ve hücre yenilenmesi oluşur. Pek çok yaşlanma geciktirici kremin içinde bulunan bu yağ, saf olarak da satılır. Birkaç damlasını banyo suyunuza katarak, cildinizi zararlı dış etkilerden korumuş olursunuz.

KIRIŞIKLIKLARA YABANGÜLÜ
Maske ve ampul şeklinde bulabileceğiniz yabangülü yağı, özellikle kuru ciltlerde muhteşem sonuçlar çıkarıyor. Yoğun bir bakım uygulayarak, hücre yenilenmesini hızlandırıyor ve kuruluktan kaynaklanan küçük kırışıklıkları düzeltiyor.

(h2.habertürk)

Yüzdeki Yara İzlerine Çare

Yüz bölgesinde iz bırakarak iyileşen sivilcelerden, yara izlerinden bıktınız mı?

Deri yüzeyindeki pürüzlü görünüm, yüz bölgesinde iz bırakarak iyileşen sivilcelerden ya da kabarık yara izlerinden kaynaklanır. Bu sorunlu görünüm kişilerin günlük yaşantılarını olumsuz etkileyen bir durumdur. Yüzdeki giderilemeyen pürüzler, kişilerin psikolojilerini bozmakta, sosyal hayatlarını etkilemektedir.

Medikal Uzman Hekim Dr. Jülide Bayçın bu sorunu gidermek için “zımparalama” işlemini öneriyor. Uygulaması kolay, geri dönüşü yüksek ve çok pahalı olmayan bu işlem için Bayçın şunları söylüyor: “Pürüzlü yüzeyleri daha pürüzsüz hale getirmek için yapılan zımparalama işleminin estetik cerrahideki uygulamasına dermabrazyon denir. Bu işlem, deri yüzeyindeki pürüzlü görünümü azaltmak için uygulanır. Uygulama esnasında derinin en yüzeysel tabakası zımparalanarak soyulur. Soyma işleminin oluşturduğu yüzeysel yara iyileştikten sonra, cilt yüzeyi daha düzgün, daha taze ve gergin olur. Sonuçta pürüzlerin daha hafiflediği bir görünüm ortaya çıkar”

Ameliyat olmak şart mı?

Dr. Jülide Bayçın şöyle devam ediyor: “Anestezi tipi dermabrazyon, uygulanacak alanın genişliğine bağlı olarak değişir. Geniş yüzeylere uygulanacaksa mecburen genel anestezi uygulanır, biz 10-15 cm çapından daha küçük yüzeylerde lokal anesteziyi tercih ediyoruz. Ameliyattan sonra aynı gün evinize dönebilirsiniz. Ameliyattan sonra dermabrazyon alanındaki ağrı kendini hafif yanma hissi şeklinde gösterir, bu his çok rahatsız edici şiddette değildir. Çoğu zaman normal bir ağrı kesici ilaç, hissettiğiniz yanma hissini de rahatlıkla giderir. Deri, dermabrazyon ile soyulunca yüzeyde açık bir yara oluşur. Yara, yüzünüz gibi vücudunuzun açıkta kalan bir bölgesinde ise, pansuman ile kapatmadan sadece üzerine önerilecekec pomatlardan sürmeniz yeterli olur. Yara vücudunuzun kapalı kalan bir yerinde ise, kıyafetlerin yaraya sürtünerek zarar vermemesi için sargı ya da bandaj ile kapatılması gerekir.”

Ameliyat sonrası ne yapmak gerekir?
“Ameliyattan 1 gün sonra yara yerinizi de yıkayarak banyo yapabilirsiniz. Yaraya su değdirmekten sakın korkmayın, hiçbir şey olmaz, aksine yaranın suyla ve bebek şampuanı gibi yakıcı olmayan bir sabunla yıkanması, yaranın temizlenmesi anlamına gelir ki, bu da pansuman yerine geçer. Yarayı her gün yıkayın, hatta günde iki kere yıkayın. Ne kadar yıkarsanız, yara o denli mikroplardan arınır, infeksiyon riski azalır ve o derece hızlı iyileşir. Yaranın iyileşmesi diğer taraftan da dermabrazyon işleminin derinliğine bağlıdır. Yüzeysel yapılan dermabrazyon kısa sürede iyileşir, zımparalama işlemi derinleştikçe, iyileşme süresi de o kadar uzar. En derin yapılan dermabrazyon işleminde tüm yüzeyin yeni deri ile kaplanması en fazla 7-10 gün kadar sürer.”

Ve yeni haliniz…

“Yara iyileştiğinde yüzey, yeni oluşmuş taze bir deri ile kaplanır. Yeni oluşan bu deri normal deriden farklı olarak yeni iyileşmiş her taze yarada olduğu gibi hafif pembe renkli olur. Bu pembemsi renk birkaç hafta içinde yavaş yavaş normal deri rengine döner. İşlem yüzünüze uygulanmışsa yaralar iyileştikten sonra pembemsi renk farkı fondoten ile kolaylıkla kapatılabilir. Yeni iyileşmiş bir yara, güneş ışınlarına karşı normal deriye göre daha hassas olur. Bu yüzden bu ameliyatı yaz aylarında yapmak doğru değildir. Aksi takdirde, dermabrazyon yarasının olduğu bölge, normal deriye göre 1-2 ton daha koyu bronzlaşır ve renk farkına yol açar. Bu ameliyat koşullarınız gereği yazın yapılması mecbur olursa, çok özel tedbirlerin alınması gerekir. Bu ameliyatın, güneşin etkisinin zayıf olduğu Ekim ile Mart ayları arasında yapmak en doğrusudur.”

(ht.habertürk)

Kötü Erkekler Daha mı Çekici ?

Bilim adamlarının yaptığı bir araştırma  şu 3 kötü özelliğe sahip erkeklerin kadınlara daha çekici geldiğini ortaya koydu: Yalancı, narsist, bencil. Bilim adamları, kadıların vurdumduymaz, kendini beğenmiş, kurnaz erkeklerden hoşlandığını ortaya koydu. Uzmanlar en iyi erkeklerin bile artık kadınların bu gerçeğinden haberdar olduğunu belirtti.
 
ABD New Mexico Üniversitesi tarafından 299 kişi üzerinde yapılan araştırmada, teste katılan erkeklere cinsel yaşamları hakkında sorular soruldu. Erkeklerin sahip olduğunu ortak noktaları tespit etmek için verilen ankette erkeklerin günlük cinsel yaşamları, bugüne kadar kaç kişi ile birlikte oldukları gibi sorular yer aldı.
Araştırmanın sonuçları kadınlar arasında popüler olan erkeklerin, fazla eşliliği tercih eden ve daha çok kısa dönemli ilişkiler peşinde olan erkekler oldukları tespit edildi. 52 ülkede 35 bin kişi üzerinde yapılan başka araştırmada yine gizli yönleri olan erkeklerin kadınlar üzerinde daha fazla etki bıraktıkları ve istedikleri kadınlara ulaşmakta fazla sıkıntı yaşamadıklarını ortaya koydu. Ayrıca uzmanlar araştırma sonunda bu erkeklerin başka erkeklerin eşlerini ellerinden almak konusunda da hiç düşünmeden davranabilecekleri kanısına vardı.
 
'New Scientist' dergisine yazan bilimadamı Peter Jonason, kadınları bir bakışta kalbinden vuran şüpheli kişiliğie sahip James Bond'un buna mükemmel bir örnek olduğunu ifade ederek, Bond'un kadınlar arasında bu kadar popüler olması ve tercih edilmesinde, dışadönük, vurdumduymaz, kendini beğenmiş, asi, yeni şeyleri denemeyi seven ruhunun büyük etkisi olduğunu bildirdi.

(star)

Basit Hileyle Dolgun Dudak

Ufak hilelerle siz de Angelina Jolie'nin ki gibi dudaklara sahip olabilirsiniz.

Hazırlık: Pul pul dökülmeleri engellemek için öncelikle dudaklarınıza bir havlu yardımıyla hafif bir peeling uygulayın ve kurumuş ölü derilerden kurtulun. Bu, süreceğiniz ruja pürüzsüz bir zemin hazırlamak için en önemli adımdır.


1 -
Dudak çizginizi doğal dudak renginizle bire bir eşleşen bir kalem ile belirginleştirin. Daha koyu bir dudak kalemi kullanmaktan kaçının. Dudak kenarlarınızdaki çizgileri dudak fırçası yardımıyla kamufle edebilirsiniz.


2 - Bej tonlara sahip pembe bir ruj uygulayın. İçinde parlak simler olan bu ruj ışığı yansıtırp dudaklarınızı olduğundan daha dolgun gösterebilir.

3 - Dudaklarınızın ön plana çıkması için, hafif parlak beyaz veya solgun altın renkli bir göz farını dudaklarınızın ortasına uygulayın.

4 - İnce bir katman dudak parlatıcısı sürerken köşelere fazla girmemeye özen gösterin. Parlatıcı, rujun dudak köşelerinizden dağılmasına sebep olabilir. Üst dudağınızın kavisli ortasını aydınlatın. Daha dolgun bir etki için bu göz farını hafif nemli bir ruj fırçası ile orta kısma iyice yayabilirsiniz.

(yazete)

İlk Randevuda Nasıl Davranmalı ?

Kötü randevular herkese anlatacak muhteşem hikayeler bırakır. Peki onları kötü yapan nedir?


Marieclaire

Kötü randevular herkese anlatacak muhteşem hikayeler bırakır. Peki onları kötü yapan nedir? İlk randevuda yapılan ortak hatalardan 10 tanesini sizler için düşündük.


1. Geç kalmak: 5 dakikalık gecikme bile ilk randevuda kabul edilemez. İnsanların oldukça endişeli olduğunu göz önünde bulundurursak geç kalmak normaldekinden daha kaba bir hal alır.

2. Gardırop Hatası: Giysinizin yapacaklarınıza ve gideceğiniz yere uygun olması çok önemli. Mesela topuklu ayakkabı giymişseniz salaş bir açık hava partisinde rahat edemezsiniz.

3. Din veya Politika Konuşmak: Biriyle ilk kez buluştuğunuzda tartışma yaratabilecek konuları açmaktan kaçının. Kürtajdan ya da ritüellerden daha eğlenceli konular bulabileceğinize eminiz.

4. Etraftakilerle Kesişmek: Genelde erkeklerin yaptığı bu hata ilişkileri bile dönülemez noktalara getirebilir.

5. Arkadaşlarınızı Getirmek: Bir randevuya arkadaşlarınızı getirmek sizi çocukça ve özgüvensiz gösterir. Ayrıca karşınızdaki insan sizinle birebir görüşmeyi bekliyorsa onu hayal kırıklığına uğratmış olursunuz.

6. Sarhoş Olmak: Bazı insanlar sarhoş olduklarından bambaşka bir insan olurlar. Buluştuğunuz kişinin sizi ayık halinizle tanıması randevunuz için daha olumlu olacaktır.

7. Fazla Aceleci Olmak: Hiç kimse hazır olmadan başka birinin ellerini vücudunda istemez. Aceleci olmak karşınızdakini ürkütmenin en iyi yoludur. Yemek yemeniz daha ilerisine gideceğinizin garantisi değildir.

8. Hiç Acelesi Yokmuş Gibi Davranmak: Eğer Randevunuzu daha ileri bir noktaya götürmeye karar verdiyseniz istekli görünmeye çalışın. Aksi takdirde insanlar kendilerinde yanlış bir şeyler olduğu gibi izlenimlere kapılabilirler.

9. Son Dakikada İptal Etmek: Mantıklı bir sebeple randevuyu iptal edebilirsiniz. Ama iptal ettiğiniz zaman da oldukça önemli. Bir saat öncesinde bir randevuyu iptal etmek oldukça kaba bir davranıştır.

10. Karşındakini Konuşturmamak: Cümlelerin arasında nefes almaya çalışın ve fazla konuşmayın. Karşınızdakini konuşturmazsanız onu nasıl tanıyacaksınız. Ayrıca karşınızdaki sizden istemedikçe onun yerine konuşmayın. Mesela onun yerine sipariş vermek büyük bir kabalık olacaktır.

Kadın Kokusu mu Parfüm mü ?

Parfümlere kıyasla kadınların doğal kokularının erkekleri daha çok baştan çıkardığını öne sürdü.

Florida Üniversitesi’nden psikolog Saul Miller ve Jon Maner, çalışmalarında erkeklerin testosteron hormonlarının, en doğurgan dönemlerinde olan kadınların doğal kokularını duyduklarında daha çok arttığı sonucuna ulaştı.
 
Erkek hayvanların dişilerin en doğurgan dönemlerinde salgıladıkları kokularından etkilendiği verisinden hareket eden araştırmacılar, gönüllü kadın ve erkekler üzerinde iki farklı araştırma yaptı.Radikal' de yer alan habere göre, gönüllü kadınların giydiği tişörtleri erkeklere koklatan araştırmacılar, erkeklerin testosteron seviyelerindeki artışları gözlemledi.
 
Araştırma sonucunda, erkeklerin testosteron seviyelerindeki en yüksek artışın doğurganlık dönemindeki kadınların kokularını duyduklarında gerçekleştiği sonucuna ulaşıldı. Araştırmacılara göre, güzel kokmak için parfüm sıkan kadınlar, doğal kokularını gizleyerek aslında ‘seçilme’ şanslarını azaltıyor.

 

(habertürk)

Ruh İkizimi Nasıl Bulurum ?

İngiliz ilişki uzmanı, sevgilisi olsun isteyenlere tüyolar verdi.

İNGİLİZ kadın-erkek ilişkileri uzmanı Jo Hemmings, 2 bin İngiliz çift üzerinde yürüttüğü çalışmalarda 16 ve 18’inci ayların ilişkinin gidişatı
bakımından büyük önem taşıdığını belirtti. Ocak ayının da ikili ilişkilerde büyük önem taşıdığını ifade eden Hemmings, çiftlerin yeni yılla birlikte,cesur kararlar alarak ilişkilerini bitirebildiğini söyledi.

 
İşte Hemmings’ten gerçek aşkı bulmak için birkaç tüyo:

 
1. Bekârsanız, planlarınızı hayata geçirin. İnterneti bırakıp biraz dışarıya çıkın. Hemen harekete geçin!

2. Aşk hayatınızda desteğe mi ihtiyacınız var? Bir ilişki danışmanına gidin.

3. İç çamaşırı çekmecenizde temizlik yapın ve seksi çamaşırlar satın alın.

4. Yatak odanızı “çekici” hale getirin.

5. Bir erkekle / kadınla yemeğe çıkmak eğlenceli bir şeydir. Kendinizi
sıkıntıya sokmayın.

6. Kendinize vakit ayırın. İşten çıkınca hemen eve dönmeyin.

7. Dürüst olun. Biriyle beraber olmak istemiyorsanız bunu hemen söyleyin. İşi uzatmayın.

8. Sevgiliniz, “N’aber?” deyince, “Hiç” diye cevap vermeyin. İletişim kabiliyetinizi geliştirin.

9. Flört yeteneklerinizi geliştirin.

10. Yeni insanlara açık olun. Çok fazla “seçici” olmayın


(h2.habertürk)

Diyet Hakkında Merak Edilenler

Diyet yaparken karşılaştığımız sorunlardan biri de, neyi ne kadar yiyeceğimiz. Günlük almamız gereken kalori ve yağ miktarından, karnımız açlıktan kazındığında ne yiyeceğimize ya da kalsiyum ihtiyacımızı mutlaka sütten mi alacağımıza kadar pek çok soru aklımızı kurcalar.

İşte, diyetle ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları:

1- Yumurta kolesterol açısından kötü mü?:
Yumurta tüketiminde ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, vücudunuz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu sağlamak için mükemmel bir kaynak.
Yapılan araştırmalar, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada 2 adet yumurta yemenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir olumsuz etkide bulunmadığını gösteriyor.

2- Günde kaç kalori almalıyım?:
Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her yarım kilo için 10 kalori almalısınız. Buna, günlük aktivite durumunuza göre, 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Sözgelimi 65 kiloda aktif bir kadının günlük alması gerekli kalori miktarı 2000 civarındadır ve bu kişinin, haftada bir kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarından 500 kalori daha az beslenmesi yeterlidir. Eğer siz daha kalıcı çözümler istiyorsanız, diyetiniz boyunca günlük kalori miktarından 250 kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da egzersiz yapın.

3- Kilo vermek isterken günlük almam gereken ortalama yağ miktarı ne kadardır?:
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, günlük aldığınız kalori miktarının yüzde 15i, diyet yapıyor olun veya olmayın her iki halde de yağlardan sağlanıyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Sözgelimi, bin 500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı 50 gramla sınırlı.

4- Karbonhidrat niçin egzersiz için de büyük önem taşır?:
Vücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü arttırmada son derece önemli rol oynar. Ayrıca, aşırı olmamak kaydıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterir. Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza tedarik edebilmek için, egzersiz çalışmalarınız sonrası karbonhidrat içeren yiyeceklerden yemelisiniz. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.

5- Kahvede bulunan kafein kemiklerimi zayıflatır mı?:
Hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.

6- Yüksek tansiyon problemim yoksa tuza dikkat etmeme gerek var mı?:
Tuz, şeker ve un, üç zararlı beyaz. Bu nedenle, kullanacağınız tuz hep az olmalı.

7- Besleyici değerleri bakımından vücudum için en yararlı 5 sebze hangisi?:
İster koyu yeşil olsun isterse kırmızı, isterse portakal rengi veya sarı, bütün sebzeler harika birer besleyici ve vücudumuzu hastalıklara karşı dirençli hale getiriyorlar. Herbirinin ayrı yararları olmakla birlikte, düzenli olarak alındıklarında vücudumuz için en yararlı sebzeler şunlar:
Ispanak, iyi bir folik asit kaynağı, kansere karşı koruyucu etkisi var, A vitamini ve kalsiyum içeriyor; havuç, mükemmel bir A vitamini kaynağı; tatlı patates, A ve C vitaminleri içeriyor; brokoli, A ve C vitaminleri ile folik asit içeriyor; sarımsak, kansere karşı etkili pitokimyasallar içeriyor.

8- Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür?:
Lif bakımından zengin sebzeler, sözgelimi yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor. Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.

9- Günde 8 bardak su içmek neden önemli?:
Vücudumuzda oluşan en temel kimyasal reaksiyonların tümü suya gereksinim duyar. Su; sindirimde, metabolizmanın düzenlenmesinde, vücut ısısının ayarlanmasında, kan basıncında ve fitness performansında direkt etkilidir.

10- Karnım açlıktan kazındığında bunu nasıl giderebilirim?:
Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin. Hala açlığınızın önüne geçemediyseniz, arkadaşlarınızla birlikte olmayı ve açlığınızı aktivitelerle unutmayı deneyin.

11- Şeker şişmanlatır mı?:
Teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir. Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.

12- En sağlıklı yağ hangisi?:
Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Zira, doymuş yağ oranı düşe aynı etkiyi gösterir. Kas geük, doymamış yağ oranı yüksek rafine bir yağ. Göğüs kanseri riskini azalıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini arttırır. Hidrojene bitkisel yağ gibi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmiş yağlar da kolesterol üzerinde kötü etkilerde bulunur. Yumuşak doymamış margarinler diyet yaparken en uygun seçim. Eğer tereyağı konusunda ısrarcıysanız, light çeşitlerini zeytinyağı ile birlikte kullanmanızda fayda var.

13- Metabolizmayı özellikle güçlendiren yiyecekler var mı?:
Hayır. Söylenildiğinin aksine, balarısı polenleri ve greyfurt da böyle bir etkide bulunmuyor. Bazı baharatlı yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırdığı doğru olsa da, bunun vücut üzerindeki etkileri oldukça zayıf. Eğer metabolizmanızı güçlendirmek istiyorsanız, ağırlık kaldırma egzersizleri sizin için çok yararlı olacaktır. Kaslarınızı zorlayarak kaldırdığınız her yarım kilo için günde 35 kalori yakabilirsiniz.

14- Çok az yağ yemek mümkün mü?:
Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip. Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10un da yeterli olduğunu gösteriyor.

15- Acıktığım zaman neden çekilmez bir insan oluyorum?:
Kötü gününüzde olsanız dahi, dayanılmaz olmanızın sebebi, fizyolojik olarak açlığınızdan ileri geliyor olabilir. Vücuttaki kan şekeri düştüğünde, otomatik olarak kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir. Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşımanızda yarar var.

16- Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi?:
Bu tarz girişimler son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Vücudunuz iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılamaya kalkacaktır. Ayrıca büyük su kaybına da rastlanır. Bunun sonucu olarak da baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı gibi olumsuz belirtiler görülebilir. Aç kalınan süre arttıkça, oluşması muhtemel tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.

17- Baharatlı yiyecekler ülser yapar mı?:
Yapılan araştırmalar, peptik ülserin gerçek sebebinin mideye yerleşen bir bakteri olduğunu gösteriyor. Günümüzde ülser tedavisinde diyet yanında bu bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçlar da kullanılıyor.

18- Izgaranın kansere yol açtığı doğru mu?:
Direkt olarak hayır; ama kanser riskini arttırdığı doğru. Biftek, tavuk gibi et yağları kömür üzerine düştüğünde çıkan dumanın kanserojen etkileri olduğu biliniyor. Yapılan çalışmalar, mangaldan önce etleri marine etmenin bu tehlikeyi azalttığını gösteriyor. Diğer bir sağlıklı yöntem de etleri önce mikro dalgada pişirip en son mangalda çevirerek servise sunmak.

19- Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı?:
Gece yarısı yediklerinizi sindirmeniz iyice zorlaşır. Hele bir de yedikleriniz abur cubursa. Yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt yemenizi ya da bir bardak süt içmenizi öneriyoruz.

(bilgice)

Doğal Yolla Nasıl Zayıflanır ?

Gidilen spor salonlarının programlarıyla veya diyet listeleriyle zayıflamaya çözüm bulamayanlar, şimdi doğal yolları deniyor.

Kiloları eriten şifalı bitkileri toz haline getiren Herbaliumun, bedendeki yağları düzenli olarak yakan bu uygulaması, tabiatın adeta özel bir formülü.
Ancak zayıflama deyince yapmanız gereken bir sürü özel şey devreye giriyor. Bünyeyi tamamen alışkınlıklardan uzaklaştırma anlamına geliyor kilo verme kararı aynı zamanda. Forma girmek isteyen herkes, kendini sevdiği yiyeceklerden mahrum bırakmak zorunda. Gramla, ölçüyle yaşamaya alışmak durumunda.

Oysa son yıllarda bunlardan farklı zayıflama şekilleri ortaya çıktı. Diyetleri deneyip sonuç alamayan insanlar bu yeni yöntemlere yönelmiş. En fazla rağbet göreni bitkisel zayıflama. Doğal ve bitkisel olan her şeye yönelik ilginin gittikçe artması da buna etken. Herbalium, bu konuda araştırmalar yapan bir merkez. Bu mekanın kurucusu Volkan Kurt, özellikle yaza çok kısa bir süre kala herkesin zayıflamak için çaba harcadığını söylüyor. Doğal zayıflamaya yönelik olarak şu açıklamayı yapıyor; Bizler yağ yakan bitkileri tespit ettik. Tamamıyla doğal ve hiç bir yan etkisi bulunmayan bu bitkiler, gerçek sonuçlar veriyor. Direk olarak yağları yaktığı için gerçek kilo verdiriyor.

Doğanın form gücü
Bu sistemle ilgili ve her diğer şifalı bitkiler hakkında bilgi vermek için bir web sitesi kurmuşlar. www.herbalium.net Herkesin ihtiyaç duyacağı bilgilerle donatılmış olan sitenin zayıflama bölümünde farklı bitkilerden üretilen doğal ürün karışımından söz ediliyor. İçinde hiç bir sentetik kimyasal madde bulunmayan bu ürün, bedendeki yağları enerjiye dönüştürme özelliğine sahip.

Günde üç kez yenmeli
Şimdiye kadar kullananların yaşadığı deneyimlere göre, bu bitkiler inanılmaz ölçüde zayıflamaya neden olmuş. Bedendeki yağları düzene sokan bu şifalı bitkiler, toz haline getirilmiş. Form kazanmak için günde üç kez bu tozun yoğurtla yenmesi gerektiğini belirtiyor uzman Volkan Kurt.

Doğal Zayıflama tozunun asgari 1 aylık sürede, düzenli ve disiplinli kullanımda 4 veya 5 kilo zayıflattığını belirtiyor. Bu sistemle kalıcı zayıflamaya kavuşabilmek için, ayrıca bitki özlerinin de önemi olduğunu anlatıyor.

Bir çorba kaşığından fazla olmasın
Öğünlük kullanılması gereken miktar; bir çorba kaşığı. Sabah kahvaltı öncesi bir kaşığı yoğurda karıştırarak yemekle güne başlanıyor. Ardından öğle ve akşam yemekleri öncesinde de birer kaşıkla devam ediliyor. Yöntemin sadece doğal olması şunu da artı olarak bünyeye kazandırıyor: canlılık. Çünkü bu doğal karışımda insan hayatı için gerekli tüm mineral ve vitaminler yer alıyor.

Yemek yeme isteğini frenleyebilme
Tabiattaki iştah kesici gücü keşfettiklerini söyleyen Kurt, obeziteye karşı yenik düşen çok insanın bu yönteme başvurduğunu belirtiyor ve ekliyor: Ülkemizin kırlarında yetişen bitkilerin yemek yeme isteğini frenlemesi özelliğinin haricinde metabolizmanın çalışmasını da hızlandırıyor. Bedendeki yağları yakıp enerjiye çeviriyor. Ayrıca kan şekerini ayarlıyor, bakterileri yok ediyor, stresi azaltıyor, mide ve barsak problemlerini hafifletiyor.

Doğal ve bitkisel olarak zayıflama sistemiyle kilo vermenin trend olduğu bu günlerde yapılan düşük kalorili diyet listeleri rafa kaldırılıyor. Sağlıklı kilo vermek ve güzel bir vücuda sahip olmak için doğaya başvuran insanların yüzünü tabiat kara çıkarmıyor!

(bilgice)

Kadınların En Güzel Olduğu An

İngiltere'de bir televizyon kanalı bir araştırma yaparak, kadınların en güzel olduğu yaşı belirledi.

 
İngiliz televizyon kanalı QVC’nin yaptığı araştırmaya göre kadınlar 31 yaşında en çekici oldukları dönemi yaşıyorlar.

 

Birçok kadın 31 yaşında en çekici dönemlerine yeni girmiş oluyor.

 

Bu yaştaki kadınlar, kendilerine olan güvenleri ve kendi tarzlarını yakalamış olmaları sebebiyle, genç kızların önüne geçiyorlar.

 


(star)

Bitkisel Cilt Maskesi

Kuru ciltlerin soğuk hava ve rüzgârdan, klima ve kalorifer etkisinden korunması gerekir. Sert  sabun ve temizleyicilerden kaçının. Sıcak yerine ılık su tercih edin. Besleyici temizleyiciler, tonik ve nemlendiriciler cildi esnek tutar; kese ve maskeler cildi yumuşatarak pürüzsüz bir görünüm kazandırır.

Kuru ciltleri yumuşatmak için formüller:

Kuru ciltler için bitkisel cilt maskesi

Badem ve yulaf kuru cildi besler ve ölü cilt hücre1erini dökülmesini sağlar. Gül yaprakları tıbbi nergis ve karakafes cildi yatıştırır ve iyileştirir.
Gerekli bitkiler
200 gr yulaf ezmesi
75 gr badem
2 çorba kaşığı kuru tıbbi nergis
2 çorba kaşığı kuru gül yaprağı
2 çorba kaşığı kuru karakafes yaprağı
Yarım tatlı kaşığı badem yağı
Yulaf badem ve diğer bitkileri ayrı ayrı bir kahve öğütücüsünde ince taneli olacak şekilde öğütün. Öğütülmüş bitkileri iyice karıştırdıktan sonra, kapağı kapalı bir kapta, serin ve kuru bir yerde muhafaza edin. Kullanırken bir tatlı kaşığı temizleyici karışıma yarım tatlı kaşığı badem yağı ve yeterince ılık su ilave edip macun haline getirin. Karışımı yumuşak bir masajla cildinize yedirin. Ilık suyla durulayın. Bu işlemi haftada bir ya da iki defa kullanın.

Kuru ciltler için bitkisel nemlendirici krem

Nemlendirici gül kremi
Jojoba ve bal mumu nemlendirirken gül yatıştırır, badem yağı ise arıtır. E vitamini ve greyfurt çekirdeği, kremin bozulmasını engeller.
2 çorba kaşığı jojoba yağı
2 çorba kaşığı badem yağı
1 çorba kaşığı öğütülmüş bal mumu
t adet 400 IU’luk E vitamini yağı kapsülü
60ml gül suyu
5 damla gül yağı
3 damla greyfurt çekirdeği özü
Jojoba ve badem yağları ile bal mumunu bir kaba koyup kısık ateşte bal mumu eriyene kadar ısıtın. E vitamini kapsülünü keserek ekleyin. Karışım ılınınca gül suyunu azar azar yağa ilave edin, bir yandan karıştırarak koyu ve pürüzsüz bir kıvama getirin. Gül yağı ve greyfurt çekirdeği özünü ilave edin. Temiz bir kavanoza koyarak iyice soğuyunca kapağını kapatın. Serin bir yerde muhafaza edin. Bu besleyici kremden cildinize az miktarda sürerek yedirin.

Nemlendiricilerin Zararları

Derisi yağlı olan kadınların kullandığı nemlendiriciler, deride ''kozmetik akne'' ve ''seboreik egazama''ya neden oluyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DÜE) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Avcı, özellikle kadınların çok fazla nemlendirici kullandığını, oysa sadece derisi kuru olan kadınların nemlendirici sürmesi gerektiğini söyledi.

Kozmetik dünyasının kadınları nemlendirici kullanımları konusunda ''bombardımana'' tuttuğunu öne süren Prof. Dr. Avcı, şunları kaydetti:

''Kozmetik, normal olan yapıyı daha da iyileştirmek içindir. Ama kişinin deri yapısının özelliklerine dikkat edilmezse o kozmetik madde hastalığa neden oluyor. (Nemlendirici sürmezseniz cildiniz kırışır) gibi yanlış bir izlenim uyandırılmış. Böyle bir şey yok. Tamamen yanlış. Deride kırışıklıkla hiç alakası yok. Kırışıklık, derinin alt katmanlarında bağ dokusunda meydana gelen bir takım değişiklikler sonucu olur.''

Prof. Dr. Avcı, ''Ama kozmetik dünyası öyle bir bombardıman yapmış ki, deri kuruluğu varsa sanki kırışıklık gelişir. Hiç alakası yok. Derisi kuru olan insanlar nemlendirici kullansın. Ama derisi yağlı olsun olmasın tüm hanımlar alıyor nemlendiricileri. Derisi yağlı olan bayanlar nemlendiricileri kullandıklarında derilerinde aylar, yıllar sonra sivilceler gelişiyor. Bunun tedavisi de oldukça zorluklar gösteriyor. Biz buna (kozmetik akne) diyoruz'' diye konuştu.

DERİNİN YAĞLILIĞI
Ergenlik dönemindeki sivilceleri olan genç kızlar kadar gelişigüzel nemlendirici kullandığı için sivilceleri olan 45-50 yaşlarındaki kadınların da hastaneye geldiğini dile getiren Prof. Dr. Avcı, şu bilgiyi verdi:

''Bu nemlendiriciler, kadınlarda özellikle kış aylarında şiddetlenen seboreik egzamaya da neden oluyor. Bir kişinin saçları çok yağlanıyorsa, yüzü parlaksa, gözenekleri genişse derisi yağlı demektir. Bu kişiler, asla nemlendirici sürmemelidir. Yüzlerinin çene gibi belli yerlerinde kuruma oluyorsa sadece o bölgeye sürsünler.''



(milliyet)
 

Kadınca Güzellik Copyright © 2012 Fashionzine is Designed by Ipietoon for Bie Blogger Template
In Collaboration With Teen Celebrities